DrHeinrich Kusch “Antik Dünya’ya Açılan Yeraltı Kapısının Sırları (Secrets Of The Underground Door To An Ancient World)” adlı kitabında; “bu tünellerin birçoğunun 12000 yıl gibi uzun bir süreden sonra hala duruyor BaşkanGüngör: Antik Side turizmin dünyaya açılan penceresi MANAVGAT Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO) Başkanı Seydi Tahsin Güngör, Antik Side'nin, bölge turizminin dünyaya açılan penceresi olduğunu söyledi. İlçeler . 23 Eylül 2021 - 13:35 . Güncelleme: 23 Eylül 2021 - 13:35 . 1 dk okunma süresi. Yeraltıedebiyatinin nadir yazılı ve iyi örneklerinden olduğunu düşünüyorum. Okumak isteyebilirsiniz belki. Hayatım Harbiden Roman. Önsöz. Bilinmezden gelmiş ve yine bilinmeze gidecek yolcularız biz. Ne geldiğimiz, ne de gideceğimiz yeri biliriz. Her tür inancın var olduğu bir dünya yolcusuyuz sadece. GermanHerald dergisinin haberine göre, Alman arkeolog Dr. Heinrich Kusch, "Secrets Of The Underground Door To An Ancient World" (Antik Dünyaya Açılan Yer altı Kapısının Sırları) adlı Seemore of ''Bilim Kurguda'ki Bilim'' on Facebook. Log In. or mdxWdy. Video için linki tıklayınız 🎬 Eski bir yazımdır Taş Devri insanlarının İskoçya’dan Türkiye’ye kadar uzanarak bütün Avrupa’yı kat eden tüneller ağı inşa ettiği ortaya çıktı. Herald dergisinin haberine göre Alman arkeolog Dr. Heinrich Kusch, “Secrets Of The Underground Door To An Ancient World” Antik Dünyaya Açılan Yer altı Kapısının Sırları adlı kitabında, Avrupa kıtasının hemen her köşesinde Neolitik yerleşimlerin altlarında tüneller bulunduğunu belirterek, bu tünel ağının İskoçya’dan bugünkü Türkiye topraklarına kadar uzandığını bildirdi. Günümüzden yaklaşık 12 bin yıl önce yapılan tünel ağının bazı parçalarının ilk günkü gibi sağlam olduğunu kaydeden Alman arkeolog, Almanya’nın Bavyara bölgesinde bulunan 700 metrelik bir tünelle Avusturya’nın Styria bölgesinde bulunan 350 metre uzunluktaki tünelin bu ağın parçaları olduğunu öne sürdü. Dr. Kusch’a göre, 70 santimetre çapında olan ve solucan deliklerini andıran bu tünellerin bazı noktalarında oturma yerleri, erzak depoları ve barınma odaları bulunuyor. Alman arkeolog, Anadolu topraklarına kadar uzanan ve bu günün otoyollarının işlevini gören tünellerin yırtıcı hayvanlardan ve kötü hava koşullarından korunmak için yapıldığının sanıldığını kaydetti. Almanya ve Avusturya’dada yüzlerce bu tarz tünelin bulunduğunu belirten Alman arkeolog, bu yapıtların gerçekliğinin tartışılmasının tek sebebinin, bunların hangi coğrafi ve teknolojiye dayanarak yapıldıklarının hala bir sır olması. Tarih kitapları ve dersleri bu olaydan bahsetmiyor tabii. Bosna’daki devasa piramitlerin altındaki kilometrelerce uzunluktaki tüneller de açıklanamıyor henüz. Türkiye – Kapadokya’daki Derinkuyu bölgesi, bu Avrupa’nın derinliklerinde birbirine bağlı olan noktalardan en önemlisidir, çünkü burada taş çok yumuşaktır ve bunu bilen atalarımız bütün yer altı geçitlerini inanılmaz bir dengede ve bugüne dek sağ kalacak şekilde inşaa etmiş bulunuyorlar. Göbeklitepe harikasında da anlaşıldığı üzere, eski insanların muazzam jeoloji bilgileri vardı. İşin ilginç ve anlaşılır kısmı ise, bu tünellerin keşfedilmiş girişlerine kiliselerin dikilmiş olmasıdır. Bu öğrendiğimiz tarihi kökünden değiştirecek bilgileri kilise taa ki günümüze kadar başarılı bir şekilde bu sayede gizleyebilmiş oldu. Yazan ve çeviren Emine Altuğ Altındal Kaynak Bir milyon milden fazla tünel, İskoç yaylalarından Akdeniz kıyılarına kadar Avrupa'daki her ülkeyi ve bölgeyi birbirine bağlar. 12,000 yıllık bu yeraltı ağını görmek hayranlık Tünel. © Image Credit Pixabay – kobitriki – Kamu MalıBazı araştırmacılara göre ağ, insanları yırtıcılardan korumak için oluşturuldu. Diğerleri ise bağlantılı tünellerin günümüz otoyolları olarak kullanıldığına ve insanların savaşlardan, kan dökülmesinden ve hatta yer üstündeki hava koşullarından bağımsız olarak güvenli bir şekilde seyahat etmelerine izin verdiğine inanıyor. Geçmişten gelen bir yeraltı otoyoluna benzetilebilirler. Diğerleri tünellerin yeraltı dünyasına açılan bir portal olduğuna arkeolog Dr. Heinrich Kusch, tünellerin kıtadaki yüzlerce Neolitik alanın altında keşfedildiğini söyledi. Kitabına göre, Eski Bir Dünyaya Açılan Yeraltı Kapısının Sırları Almanca başlık Tore zur Unterwelt, 12,000 yıl sonra bu kadar çok kişinin hayatta kalması, orijinal tünel ağının çok büyük olması gerektiğini gösteriyor.“Yalnızca Almanya'da Bavyera'da bu yeraltı tünel ağlarının 700 metresini bulduk. Avusturya'daki Styria'da 350 metre bulduk” Dr. Heinrich dedi. "Avrupa genelinde, İskoçya'nın kuzeyinden Akdeniz'e kadar binlercesi vardı.""Çoğu büyük solucan deliklerinden çok daha büyük değil - sadece 70 cm genişliğinde - sadece bir insanın kıvranabileceği kadar geniş, başka bir şey değil. Köşelerle serpiştirilmişler, bazı yerlerde daha büyük ve oturma veya depolama odaları ve odaları var. Hepsi birbirine bağlı değil ama birlikte ele alındığında devasa bir yeraltı ağı” dedi. tüneli. © Resim Kredisi Kamu MalıKitabına göre, belki de Kilise, tünellerin sembolize etmiş olabileceği putperest mirasından korktuğu ve etkilerini yok etmek istediği için tünel açıklıklarına sık sık şapeller inşa kıtalarda da benzer yeraltı tüpleri var. Amerika'da kilometrelerce uzanan yeraltı koridorlarının gizemi hakkında birçok efsane var. Bu eski tünellerin ne için kullanıldığı belli değil. Atalarımız mağaralarda saklanmak zorunda kalmış olabilir mi?Antik çağda meydana gelen muazzam bir felaket, çok sayıda eski gelenekte anlatılmaktadır. Birçok efsane ve efsane, ilk insanların kökenlerini mağaralarda, tünellerde ve hatta yerin yüzeyinin altındaki şehirlerde Kaydolun Haftalık en iyi gelişen gönderilerden haberdar kutuyu işaretleyerek, bu form aracılığıyla gönderilen verilerin depolanmasına ilişkin kullanım şartlarımızı okuduğunuzu ve kabul ettiğinizi onaylamış olursunuz. Önceki Makale Black Dahlia 1947 Elizabeth Short cinayeti hala çözülmedi Sonraki Makale Pyura chilensis Kendi kendine üreyebilen 'canlı kaya'! Avrupa'da geniş bir bölgeyi kapsayan 'gizemli' tüneller Erdstall tünelleri 12 bin yıl önce yapılmış. Üstelik bu tünellerin Türkiye'ye kadar uzandığı düşünülüyor. Alman arkeolog Dr. Heinrich Kusch, bir mağara uzmanı ve 'Antik Dünya'ya Açılan Yeraltı Kapısının Sırları' Secrets Of The Underground Door To An Ancient World adlı kitabında, bu tüneller hakkında geniş bilgiler sunuyor. Bugünün yer altı otoyolları olan bu tünellerin yırtıcı hayvanlardan, kötü hava şartlarından ve savaşlardan korunmak için yapıldığı görüşü yaygın. Tünellerin tamamı birbirine bağlanmıyor fakat bir bütün olarak ele alındığında son derece geniş bir yeraltı ağı olarak karşımıza çıkıyor. Giriş Tarihi 1245 Güncelleme Tarihi 1328 1 12 ERDSTALL, MADEN TÜNELİ’ DEMEK Avrupa'da, "Erdstall" adı verilen fazla, insan yapımı tünel bulunuyor. Üstelik uzun yıllardır üzerlerinde yapılan çalışmalara rağmen, henüz kimler tarafından ve ne amaçla yapıldığı bilinmiyor. Terim olarak "erdstall", Almanca maden tüneli anlamına gelir. Ancak maden tüneli ismi birçok insan yapımı yer altı tüneli için kullanılmaktadır. 2 12 TÜNELLERİN DUVARLARI OLDUKÇA PÜRÜZSÜZ Dünyada sayısız tünel sistemi vardır. Ancak erdstall tünellerinin bu sistemler içinde ayırt edici özellikleri var. Bu tünellerin son derece dar, oval ve duvarlarının pürüzsüz yapıda olduklarını söyleyebiliriz. Bazı erdstall tünellerinin sonunda banklar bulunur. Bu karanlık yerlerde, kimler, niçin oturdular, bilinmiyor. 3 12 HAVA AKIMI NEREDEYSE İMKANSIZ Bu dar tünellerin içinde, daha alçak ve daha yüksek tünellere geçmek için kullanıldığı tahmin edilen geçiş noktaları var. Erdstall tünellerinin bir girişi ve bir çıkışı bulunuyor. Bu özelliği, hava akımını neredeyse imkansız hale getiriyor. 4 12 İSKOÇYA’DAN TÜRKİYE’YE UZANAN TÜNELLER Alman arkeolog Dr. Heinrich Kusch, "Secrets Of The Underground Door To An Ancient World" Antik Dünyaya Açılan Yer altı Kapısının Sırları adlı kitabında, Avrupa kıtasının hemen her köşesinde Neolitik yerleşimlerin altlarında tüneller bulunduğunu belirterek, bu tünel ağının İskoçya'dan bugünkü Türkiye topraklarına kadar uzandığını bildirdi. 5 12 İLK TÜNEL AĞININ KANITLARI Dr. Heinrich Kusch ayrıca kitabında; "Bu tünellerin birçoğunun 12 bin yıl gibi uzun bir süreden sonra hala duruyor olması, orijinal ilk tünel ağının muazzam olduğunun kanıtıdır." diyor. Alman Arkeolog Dr. Heinrich Kusch, "Antik Bir Dünyaya Yeraltı Kapısının Sırları" isimli yeni kitabında taş devri insanının, İskoçya'dan Türkiye'ye uzanarak Avrupa'yı çapraz geçen büyük bir yeraltı tünel ağı inşa ettiğini öne sürdü. Alman arkeolog, tüneller ağının 12 bin yıldan fazla süre varlığını korumasını, orijinal tünel ağının çok büyük boyutta olması ihtimaline bağladı. Austria Times gazetesine çalışmaları hakkında bilgi veren Kush "Bu yeraltı tünel ağının sadece Almanya, Bavyera'da 700 metre, Avusturya'da Styria'da 350 metresini bulduk. İskoçya'nın kuzeyinden Akdeniz'e Avrupa'yı geçen binlercesi var. Çoğu, büyük bir solucan deliğinden büyük değil, sadece bir kişinin kıpırdamasına yetecek kadar 70 santim genişliğinde. Kimileri, köşelerle gelişi güzel serpiştirilmiş. Bazılarında ise oturma ve depolama odaları var. Hepsi birbirine bağlı değil fakat birarada farz edilirse, büyük bir yeraltı ağı" dedi. Uzmanlardan bazıları, yeraltı tünel ağının bugünün anayolları gibi kullanıldığını söylüyor. Alman arkeolog Dr. Heinrich Kusch, Taş Devri’nden kalma tünellerin tüm Avrupa’yı sardığını öne sürdü. Dr. Heinrich Kusch, “Secrets Of The Underground Door To An Ancient World” Antik Dünyaya Açılan Yer altı Kapısının Sırları adlı kitabında, Avrupa kıtasının hemen her köşesinde Neolitik yerleşimlerin altlarında tüneller olduğunu belirterek, bu tünel ağının İskoçya’dan bugünkü Türkiye topraklarına kadar uzandığını yazdı. 12 bin yıl önce yapılan tünel ağının bazı parçalarının ilk günkü gibi sağlam olduğunu belirten Heinrich Kusch, Almanya’nın Bavyera bölgesinde bulunan 700 metrelik bir tünelle Avusturya’nın Styria bölgesinde bulunan 350 metre uzunluktaki tünelin bu ağın parçaları olduğunu bildirdi. Alman arkeolog’a göre, 70 santimetre çapında olan ve solucan deliklerini andıran bu tünellerin bazı noktalarında oturma yerleri, erzak depoları ve barınma odaları bulunuyor. Heinrich Kusch Anadolu topraklarına kadar uzanan ve günmüzün otoyollarının işlevini gören bu tünellerin yırtıcı hayvanlardan ve kötü hava koşullarından korunmak için yapıldığının sanıldığını kaydetti. Diğer bir görüş ise insanların savaşlardan, şiddetten ya da hava koşullarından etkilenmeden seyahat yapmak için bu yolları yaptığını öne sürüyor. göre şapeller genellikle bu yeraltı tünellerinin girişlerine inşa ediliyordu. Çünkü Kilise, tünellerin dinsiz mirasını temsil edebileceğinden çekiniyordu. Diğer birçok şey gibi, Kilise bu tünellerin de bir sır olarak kalmasını istedi. Bazı tünel yazıtlarında ise, bu yeraltı tünellerinin cehenneme giden bir kapı olarak görüldüğü anlaşıldı.

antik dünyaya açılan yeraltı kapısının sırları kitabı